The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Anglais	Turc
1	take away	almak	v.
	As a consequence, this means of power will be taken away. Sonuç olarak, bu iktidar aracı elimizden alınacaktır. Every week a 25 litre drum was taken away and the chef was given GBP 5, part of the black economy. Her hafta 25 litrelik bir bidon alınıyor ve şefe kara ekonominin bir parçası olan 5 Sterlin veriliyor. Money has been taken away even from the strengthening of the second pillar that has been called for on all sides. Tüm tarafların çağrıda bulunduğu ikinci ayağın güçlendirilmesinden bile para alınmıştır. That right has been taken away from them today. Bu hak bugün ellerinden alınmıştır. What we owe today we will take away from people tomorrow. Bugün borçlu olduğumuz şeyi yarın insanlardan alacağız. Your children will be taken away from you. Çocuklarınız sizden alınacaktır. An education is something that no one can take away from you! Eğitim, kimsenin sizden alamayacağı bir şeydir! I don't know why a part of my body was taken away from me. Vücudumun bir kısmının neden benden alındığını bilmiyorum. That love can never be taken away from you. Bu sevgi asla sizden alınamaz. They killed him and took away his money. Onu öldürüp parasını aldılar. What is it that you want people to take away from your book? İnsanların kitabınızdan almasını istediğiniz şey nedir? I don’t know why a part of my body was taken away from me. Vücudumun bir kısmının neden benden alındığını bilmiyorum. Don’t let anyone take away your light. Kimsenin ışığınızı almasına izin vermeyin. Mom said if I misbehave, she'll take away the computer for a week. Annem yaramazlık yaparsam bilgisayarı bir haftalığına alacağını söyledi. He took away what little money I had. Sahip olduğum az miktarda parayı aldı. He took away what little money I had. Elimdeki azıcık parayı da aldı. Somebody took away my bag. Biri çantamı aldı. The boy was taken away from school by his parents. Ailesi çocuğu okuldan aldı. For a bribe, a traffic policeman agreed not to take away a driver's license. Bir trafik polisi rüşvet karşılığında bir sürücünün ehliyetini almamayı kabul etti. Bad drivers should have their licenses taken away from them. Kötü sürücülerin ehliyetleri ellerinden alınmalıdır. My children were taken away from me. Çocuklarım benden alındı. My daughter was taken away from me. Kızım benden alındı. The newly-opened jewelry shop took away some of my best customers. Yeni açılan kuyumcu, en iyi müşterilerimin bir kısmını elimden aldı. The newly-opened jewelry shop took away some of my best customers. Yeni açılan kuyumcu dükkânı en iyi müşterilerimden bazılarını aldı. They took away my daughter. Kızımı aldılar. Show More (22)
2	take away	götürmek	v.
	What positive experiences do pupils or students take away with them? İlk-ortaöğretim veya üniversite öğrencileri yanlarında hangi olumlu deneyimleri götürüyorlar? And those three seconds took away two whole years. Ve o üç saniye tam iki yılı götürdü. One takes away from one, and you're left with nothing. Biri diğerini götürür ve size de hiçbir şey kalmaz. One takes away from one, and you're left with nothing. Biri diğerini götürür ve elinizde hiçbir şey kalmaz. Take away this box. Bu kutuyu götürün. They have taken away all the garbage. Bütün çöpü götürdüler. They have taken away all the garbage. Bütün çöpleri götürdüler. Take away these dishes, please. Bu tabakları götür, lütfen. Take away this box. Bu kutuyu götür. You can't take away these books. Bu kitapları götüremezsiniz. Take away these dishes, please. Şu tabakları götürün lütfen. Show More (8)
3	take away	elinden almak (bir hakkı)	v.
	While the contemporary female model was developed, motherhood was taken away from the woman. Çağdaş kadın modeli geliştirilirken annelik kadının elinden alındı. I want to take away everything you have. Sahip olduğun her şeyi elinden almak istiyorum. The revenues have been taken away from us. Gelirlerimiz elimizden alındı. Why are all our rights being taken away? Neden tüm haklarımız elimizden alınıyor? Show More (1)
4	take away	çıkarmak (matematik)	v.
	Take away the thermometer and read the temperature. Termometreyi çıkarın ve sıcaklığı okuyun. There is a lot to take away from this film. Bu filmden çıkarılacak çok şey var. 10 take away 2 is 8. 10'dan 2 çıkarırsan 8 kalır. 10 take away 2 is 8. 10'dan 2'yi çıkarırsak 8 eder. Show More (1)
5	take away	çalmak	v.
	Money has been taken away even from the strengthening of the second pillar that has been called for on all sides. Her taraftan talep edilen ikinci sütunun güçlendirilmesinden bile para çalındı. There is someone who has taken away my whole heart here tonight. Bu gece kalbimi bütünüyle çalan birisi var burada. There is someone who has taken away my whole heart here tonight. Bu gece burada kalbimi bütünüyle çalan biri var. Show More (0)
6	take away	elinden almak	v.
	That power would be taken away from voters and elected representatives in all the countries. Bu güç, tüm ülkelerdeki seçmenlerin ve seçilmiş temsilcilerin elinden alınacaktır. You're a lawyer; he's a drug addict who's just had his stepdaughter taken away from him. Siz bir avukatsınız; o ise üvey kızı elinden alınmış bir uyuşturucu bağımlısı. I'm taking away your phone. Telefonunu elinden alıyorum. Show More (0)
7	take away	ortadan kaldırmak	v.
	This takes away freedom of choice, undermines human dignity and works against sustainability. Bu, seçim özgürlüğünü ortadan kaldırır, insan onurunu zedeler ve sürdürülebilirliğe aykırıdır. This proposal does not take away the national responsibilities of the national policy-makers. Bu öneri, ulusal politika yapıcıların ulusal sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır. These rules take away the fun of fashion. Bu kurallar modanın eğlencesini ortadan kaldırıyor. Show More (0)
8	take away	alıp götürmek	v.
	And those three seconds took away two whole years. Ve o üç saniye iki koca yılı alıp götürdü. And those three seconds took away two whole years. O üç saniye koskoca iki seneyi alıp götürdü. Somebody took away my bag. Biri çantamı aldı götürdü. Show More (0)
9	take away	kaldırmak	v.
	If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down. Bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir. If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down. Eğer bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir. Show More (-1)
10	take away	uzaklaştırmak	v.
	Children in the town were taken away for safety. Şehirdeki çocuklar güvenlik için uzaklaştırıldı. Show More (-2)